28 Eylül 2008 Pazar

Çin'de melaminli şeker alarmı


Bayramda ucuz şeker ararken Çin malı olmamasına dikkat edin. Zehirli mamadan sonra Çin'de şeker yapımında kimyasal melamin kullanıldığı anlaşıldı.

Çin'de ortaya çıkan zehirli mama skandalının ardından şimdi de bir şirketin ürettiği şekerde, sanayi tipi kimyasal melamin tespit edildi.

Şekerleri üreten Guanshengyuan firması, şekerlerde melamin tespit edilmesinin ardından, sütten yapılan ve tanınmış ''White Rabbit'' şekerlerin satışının ve ihracının durdurulduğunu açıkladı.

Zehirli süt skandalının merkezindeki süt işletmelerinden biri olan Bright Foods'a bağlı şirket Guanshengyuan, bu hafta başında Singapur'da yapılan testlerde şekerlerde melamin tespit edilmesinden sonra şeker satışını durdurma kararı aldı.

Bright Foods Başkan Yardımcısı Ge Junjie, test sonuçları henüz bilinmemesine rağmen şirketin, satışları durdurma kararı aldığını açıkladı.

Shanghai Daily gazetesinin haberine göre, Ge Junjie, ''Bu, Çin gıda endüstrisi için trajedi ve tanınmış bir markanın mahvolması nedeniyle bizim için büyük bir ders oldu'' dedi.

Kanada ve İngiltere'de yetkililer, bu marka şekerlerin satışının durdurulmasını isterken, Filipinler hükümeti, Çin yapımı bütün süt ürünlerinin raflardan indirilmesi talimatını verdi.

Bu arada, Avrupa'da, Çin'den ithal edilen süt içeren bütün çocuk gıdalarının yasaklanması kararı bugünden itibaren uygulanmaya başladı.

Çin'de zehirli mama skandalı, Sanlu Group'un ürettiği süt tozunda sanayi tipi kimyasal melamin tespit edilmesi üzerine bu ay başında patlamıştı.

Çin'de melamin içeren mamalardan yiyen 4 çocuk ölmüş ve onbinlerce çocuk hastalanmıştı.

Plastik yapımında kullanılan melamin, nitrojen açısından zengin ve göreceli olarak ucuz. Melaminin standart altı ya da sulandırılmış süte katılması, sütün protein seviyesinin yüksek görünmesine neden oluyor. Standart kalite testlerinde protein seviyesi, nitrojen içeriği ölçülerek tahmin ediliyor.

Sağlık uzmanları, melaminin az miktarda tüketilmesinin zararlı olmadığını, ancak sürekli olarak kullanılmasının özellikle gençlerde böbrek taşı oluşumuna ve böbrek rahatsızlığına yol açtığını belirtiyorlar.

(AA)

4 Eylül 2008 Perşembe

İftar ve sahur için 10 altın kural...

İftar sofralarımızdaki bin bir çeşit yiyeceklerle Ramazan'ın midenizde hazım problemleri, kilo artışının yaşandığı bir aya dönüşmemesi için bu haberi iyi okuyun :

İftar ve sahur için 10 altın kural...

İzzet Taşkıran'ın haberi

Moral FM’de “Sırrı Er’le Basında Bugün” programına katılan Beslenme Uzmanı Aslan, Ramazan’da iftar ve sahur sofralarında yapılan yanlışlıkları anlattı.

İftar sofralarımızdaki bin bir çeşit gıdalarla bu mübarek ayı midemizde hazım problemleri, kilo artışı ve bedensel sorunların ortaya çıktığı bir zaman dilimine dönüştürmemek istiyorsanız bu haber tam size göre:

İşte Ramazan ayına girdiğimiz şu günlerde doğru beslenmenin sonucunda sağlıklı bir yaşam için uyulması gereken 10 altın kural:

1.
Ne olursa olsun sahura mutlaka kalkmak
2. Ramazan ayında hamur işi ve yağlı gıdalardan olabildiğince kaçmak
3. Sahuru yaptıktan sonra bir süre yatmamak ve uyanık kalmak.
4. Ramazan ayında uykuyu oruca tutturmak.
5. Orucu hurmayla açtıktan sonra 2 bardak su içmek
6. Çorba ya da sebze yemeği yedikten sonra 5-10 dakika ara verip sofradan uzaklaşmak.
7. Yemeği yedikten yarım saat sonra bir süre egzersiz yapmak.
8. İftardan sonra gece boyunca meyve ya da ayran, süt gibi içecekle ara kahvaltısı yapmak.
9. İftardan sahura kadar ki zaman diliminde bol bol sıvı gıdalar tüketmek.
10.
Tatlı yenilecekse genellikle sütlü tatlıları tercih etmek ve az miktarda tüketmek

Ramazan ayında tutulan oruçlar metabolizmamızda ne gibi değişiklikler meydana getiriyor?

Aslında Ramazan ayındaki oruçlar hem sabrımızın geliştiği hem de midemizi dinlendirebileceğimiz bir fırsattır. Buradan vücudumuz için son derece büyük faydalar sağlayabiliriz. Veya Ramazan bu faydaları sağlama yollarını öğrenebileceğimiz bir fırsat ayı olabilir. Ama biz kültürel değişikliklerinin etkisiyle fırsatı bir dezavantaja dönüştürebiliyoruz. İftar sofralarımızdaki bin bir çeşit gıdalarla bu mübarek ayı midemizde hazım problemleri, kilo artışı ve bedensel sorunların ortaya çıktığı bir zaman dilimine dönüştürüyor. Bu ayı hakkıyla değerlendirip bize verilmek isteneni almak istiyorsak bazı kurallara dikkat etmemiz gerekiyor. Bu ayda kendi kendimize on kural sayalım ve buna dikkat edip etmediğimizi de takip edelim. Bu kurallara uyarsak daha sağlıklı, kilo vermiş, kalp-damar dengesi bakımından dengeli ve sabrı öğrenmiş şekilde Ramazan’dan çıkmak mümkün olur.


Birincisi sahura mutlaka kalkıyoruz. Genellikle kişiler yiyip geç yatarak sahura kalkmazlar. Ertesi günü bu yemekle çıkartmaya uğraşırlar. Mümkün olduğu kadar sahura geç kalkmak o günün şeker dengesini kurmak için faydalıdır. Dolayısıyla sahura mutlaka kalkacağız.

İkincisi bu aylarda ağır yağlı ve hamur işlerinden oluşan yiyeceklerden kaçınmalıyız. Hatta bizim kültürümüzde bir inanış vardır. Yağlı veya hamur işleri yersek gün içinde acıkmayız denir. Halbuki tam tersi bu yiyecekleri yiyip vücudumuzu yorarsak ertesi gün daha fazla acıkabiliriz. Menemen, pilav, salata gibi hafif yiyecekler yiyerek ve kahvaltı yaparak sahurumuzu geçirebiliriz.

Üçüncü olarak ta sahurdan hemen sonra yatmak kesinlikle yasak. Bu sürede 15-20 dakikayı hareketli geçirebilirsek yiyeceklerimizin depolanmasını engelleyebiliriz. Böylece şişkinlik, hazımsızlık gibi sorunlarımız varsa bu şekilde çözebiliriz. Sahurun arkasından uyumak çok zararlı kimseye tavsiye etmiyoruz.

Bunun yanında gün içerisinde uykuya orucu tutturmak ta çok zararlı. Çünkü sahurdan sonra yatıp iftara kadar uyursak hem orucun mahiyetini zedeleriz hem de vücudumuzdaki hastalıklara fırsat vererek onları sıralamış oluruz.

İftara gelirsek hurma ya da meyveyle açılan oruçtan sonra size iki bardak suyu içmeyi teklif ediyorum. Arkasında da çorba veya sebze yemeği gibi en çok tercih edilen bir yemeği yiyebilirsiniz. Bunun arkasından 5 ya da en fazla 10 dakikalığına sofradan uzaklaşmamız gerekli. Böylece yapılan hafif molayla uzun süren açlığın ardından yemeği fazla yemenin önüne geçilecektir. Bu süreden sonra soframıza tekrar dönebiliriz.

Her zaman söylediğimiz gibi daha uzun ve sağlıklı yaşamak istiyorsak ağır ve yağlı yiyeceklerden kaçınmamız gerekir. Ayrıca sebzesiyle, salatasıyla yavaş yemeliyiz. Yedikten yarım saat sonra yani yemeklerin depolandığı ve kan şekerinin yükseldiği zamanlarda egzersiz yapmamız lazım. Oturup kalma ve hareketsizlik gibi bizim sağlığımızı olumsuz etkileyen davranışlardan kaçınmalı ve bu sürede hareketli olmamız gerekli. Arkasından bir porsiyonluk meyveyle ya da ayran, süt gibi içecekle ara kahvaltımızı yapmaya devam edebiliriz. Çünkü iftarda çok aşırı yedikten sonra midemizde hazım problemi olur ve bunu sahura kadar çekebiliriz.

Bunun yanında imsak vaktine kadar elinizden geldiğince su gibi gıdaları bol bol içeceğiz. Bu ayran olabilir, soda, açık çay olabilir ama biz her zaman suyu tercih etmeliyiz.

Son kuralımızda şu: Oruç tutanlarda bir şeker düşmesi yaşanır. Dikkat ederseniz bu aylarda tatlıcılarda bir rağbet oluşur, insanlar iftarda tatlı yemek isterler. Bizim size teklifimiz tatlıyı çok fazla değil de sayıyla yemek olacaktır. İnsanlar bunu yerken genellikle yemeğin önünden yerler. Hâlbuki böyle yapıldığı takdirde yenen miktar aşırılaşacaktır. O yüzden mümkünse sütlü hafif tatlılar yemeğin arkasından ve ölçülü yenilirse faydalı olur.

Dediğim gibi eğer bu kurallara dikkat edilirse tuttuğumuz oruçlar bedenen faydalı olacaktır. Bu kadar basit aslında. Alışkanlıkları değiştirmek önemli olan. Böyle yaparsak kalp damar ve şeker risklerini azaltmış, kilo almayı durdurmuş ve hatta kilo vermeye başlamış oluruz.

(Moralhaber.net)

Google Arama

Özel Arama